Birleşmiş Milletler tarafından 10 Aralık 1948'de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 70. yıl dönümü olan "10 Aralık İnsan Hakları Günü" Salih Tozan Gösteri ve Sanat Merkezinde düzenlenen programla kutlandı.
Toplumda insan haklarının korunması ve güvence altına alınması konusunda insanların bilgilendirilmesi ve insan hakları bilincinin yaygınlaştırılması amacına yönelik olarak hazırlanan programa Vali Ersin YAZICI, Balıkesir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kerim ÖZDEMİR, Karesi Kaymakamız Abdulkadir DEMİR, Altıeylül Kaymakamı Dr. Oktay KAYA, İl Milli Eğitim Müdürü Yakup YILDIZ, İl Sağlık Müdürü Mehmet Burak ÖZTOP, Kültür ve Turizm İl Müdürü Mustafa ÇALTI, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Bayram ŞAHİN, kurum müdürleri, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
10 Aralık 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin yayınlanmasından dolayı İnsan Hakları Günü kutlamaları Balıkesir Valiliği ve Karesi Kaymakamlığımız ortaklığında, Karesi Belediye Başkanlığı ve Milli Eğitim Müdürlüğü katkılarıyla, Ziraat Bankası Güzel Sanatlar Lisesi ve İstanbulluoğlu Sosyal Bilimler Lisesi tarafından hazırlandı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla başlayan programda, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'ne ilişkin konuşmayı Karesi Kaymakamız Abdulkadir DEMİR yaptı.
Kaymakamımız programda yaptığı konuşmasında;
“İnsan hakları, bütün insanların yalnızca insan olmalarından kaynaklanan, doğuştan sahip oldukları hakların tümüdür. Bu haklar tüm insanlık için ortak değerler ve gerçekleştirilmesi gereken ortak ideallerdir.
İnsanın kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklerinin varlığı modern anayasaların özünü oluşturmaktadır. Bu anlamda devletin üzerine düşen görev; bu temel hak ve özgürlüklere dokunmamak ve diğer insanlar tarafından yapılacak müdahalelere engel olmaktır. Bu nedenle bu haklara negatif statü hakları da denilmektedir. Devletin doğuşunu açıklayan toplum sözleşmesi teorileri de devletin varlığını büyük ölçüde insan haklarına ilişkin olan bu temel hakların korunmasına bağlamaktadır.
ŞEYH EDEBALİ’nin “İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN” sözü tam da bu hakikati vurgulamaktadır.
Anayasalar bu temel hak ve özgürlüklerin kapsamını, sınırlarını ve hangi sebeplerle ne ölçüde sınırlanabileceğini ve hangilerinin asla sınırlanamayacağını gösteren toplumsal uzlaşma belgeleridirler.
Günümüzde insan hakları kavramı uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bugün uluslararası alanda bir ülkenin uygarlık seviyesi, o ülkenin bilim ya da teknoloji alanındaki başarıları kadar, insan haklarına gösterdiği saygıyla da ölçülmektedir.
Çağımızda insan hakları kavramı hem kapsam hem de içerik açısından büyük bir gelişme göstermiştir. Ancak uygulama yönüyle dünyanın karnesi zayıftır.
Önceleri sadece negatif statü hakları dediğimiz yaşama hakkı, vücut bütünlüğü, işkenceye uğramama hakkı bu kapsama dahil iken günümüzde; özgürlük ve güvenlik hakkı, adil yargılanma, mülkiyet, konut dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti, düşünce ve kanaat hürriyeti, ifade özgürlüğü, örgütlenme ve toplantı hakkı gibi hak ve hürriyetler de bu kapsama dahil edilmiştir. Hatta; cezaların şahsiliği, cezaların geriye yürümezliği gibi pek çok hukuk ilkesi de insan haklarının ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiştir.
Önceleri yurttaşların sadece ayrıcalıklı bir kısmının hakkı olarak görülen bu haklar zaman içerisinde ülkede yaşayan tüm yurttaşları, yabancıları, hatta vatansızları da kapsar şekilde genişletilmiştir.
Değerli Katılımcılar
İnsan hakları kavramı, geçen yüzyılda emsali görülmemiş bir şekilde tüm insani değerleri yıkıma uğratan 1. Ve 2. Dünya Savaşları gibi felaketlerin tekrar yaşanmaması maksadıyla oluşan evrensel mutabakatın sonucunda gelişmiş ve kurumsal bir nitelik kazanmıştır. Bu sayede dünyamızda yıkımlara sebep olabilecek savaşların önlenebileceği düşünülmüştür.
BM genel kurulu 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul etmiş olup, bu Bildirge insan haklarının sınırlarını belirleyen ve geliştirilmesini sağlayan başvuru niteliğinde bir belgedir.
Söz konusu Bildirgenin hazırlandığı tarih tüm dünyada İnsan Hakları Günü olarak kabul edilmiştir. Bildirge imzalayan ülkelerin çoğunun yasama organınca kabul edildikten sonra 1950 yılında yürürlüğe girmiştir. Ülkemiz bu Bildirgeyi ilk imzalayan 46 ülke arasındadır. Türkiye Bildirgeyi 6 Nisan 1949 tarihinde onaylamıştır.
İnsan hakları alanında gerek BM gerekse Avrupa Konseyi gibi pek çok bölgesel ve uluslararası örgüt nezdinde sözleşmeler hazırlanmakta ve bu sözleşmelerin güvenceye aldığı temel hak ve özgürlüklerin korunması için şikâyet ve koruma mekanizmaları öngörülmektedir. Sözleşmelerin çoğunda icra organları olarak komiteler ve yaptırımlar düzenlenmektedir.
5 Mayıs 1949 tarihinde kurulan ve bizim de üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi 3 Eylül 1953 tarihinde insan hakları alanında dünya üzerinde temel belgelerden olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini kabul etmiştir.
Bu ve diğer uluslararası insan haklarına ilişkin sözleşmeleri imzalayan devletler iç hukukunu da bu sözleşme hükümlerine uygun hale getirmeyi taahhüt ettiğinden bireysel insan haklarının korunması daha sistematik ve kurumsal bir şekilde uygulanmaya başlamıştır.
1959 yılında AİHS ni uygulamak üzere Avrupa Konseyi bünyesinde AİHM kurulmuştur. Türkiye 1954 yılında AİHS ni imzalamış, 1987 yılında AİHM ne bireysel başvuru hakkını kabul etmiş ve 1990 yılında AİHM nin zorunlu yargı yetkisini kabul etmiştir.
Ülke olarak bu sözleşmeler gibi, pek çok uluslararası insan haklarına ilişkin sözleşmenin tarafıyız.
Anayasamızın 90. Maddesinde “usulüne göre onaylanmış uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve bunların anayasaya aykırılığı iddiasıyla ilgili olarak anayasa mahkemesine başvurulamaz. İç hukukumuzda bir kanun maddesi İle uluslararası insan haklarına ilişkin bir sözleşme maddesinin çelişmesi halinde uluslararası insan haklarına ilişkin sözleşme maddesi uygulanır.
İnsan haklarına ilişkin bunca sözleşme ve yasaya rağmen uluslararası sistem halen kan ve gözyaşını dindiremeyen, zalimin mazlumu ezdiği bir düzen olarak vahşi bir şekilde sürmektedir.
Dün Bosna’daki zulme etnik ve dinsel gerekçelerle, politik mülahazalarla bilerek isteyerek müdahale etmeyen sözde gelişmiş dünya günümüz de geçmişte olduğu gibi aynı zihniyette demokrasi, özgürlük, insan hakları söylemlerinin arkasında nice zulümlere, kan ve gözyaşlarına sebep olmaya devam etmektedir. İşte Afganistan, Irak, Suriye ve açlıkla karşı karşıya olan 20 milyon Yemen.
Kuvvetlinin haklı değil, haklının kuvvetli olduğu bir dünya hepimizin özlemidir.
İşte tam da bunun için;
Uzun yıllar dünyaya dürüstlük ve insan hakları konusunda örnek olmuş bir milletin torunları olarak çok çalışacağız, güçlü olacağız, adil olacağız, insan haklarında uygulamalarımızla dünyaya önder ve lider olacağız. İnsan hakları bizim öz malımız, öz değerimiz. Geçmişte mazlumlara ev sahipliği yaparak gösterdiğimiz gibi günümüzde de yaklaşık 4 milyon Suriyeli muhacire kucak açarak gösterdik dünyaya insan haklarının ne olduğunu.
Biz demokrasi, özgürlük ve insan hakları havarisi kesilip insanı köleleştirmedik, doğal kaynaklarına çökmedik, yoksulluğa, açlığa, zulme sebep olmadık.
DÜNYA NÜFUSU 7 MİLYAR 669 MİLYON
DÜNYADAKİ AÇ İNSAN SAYISI 832 MİLYON
DÜNYADA AŞIRI KİLOLU İNSAN SAYISI 1 MİLYAR 700 MİLYON
DÜNYADA OBEZ İNSAN SAYISI 720 MİLYON
BUGÜN AÇLIKTAN ÖLEN İNSAN SAYISI 15 000
İŞTE DÜNYANIN KARNESİ BU
İnsanlığın kurtuluşu, yaratılanı yaratandan ötürü seven hoşgörü ikliminin tesisine ve insan ve insanlığın hamisi ve hadimi olmaya bağlıdır.
Gönül dili şairleri Arifler ne güzel söylemiş;
Sakın incitme bir canı yıkarsın arşı rahmanı, dizesi can taşıyan her canlıyı kapsayan ne güzel bir beyanname,
İnsanlık eyle ol bir şah, mısrası insanlıkla insanın şerefli olacağını izah eden harika bir bildirge
Yine gönül dilinin şairlerinden üstat ne güzel anlatmış insanı ve insan hakkını
Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil
Yetmiş iki millet dahi
Elin yüzün yumaz değil
Bir gönülü yaptın ise
Er eteğin tuttun ise
Bir kez hayır ettin ise
Binde bir ise az değil
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime burada son verirken 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü programımızda emeği geçen başta Balıkesir Valiliğimize, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığına, Karesi Belediye Başkanlığına, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüze, İstanbulluoğlu sosyal bilimler lisesine, TC Ziraat Bankası güzel sanatlar lisemize, Kaymakamlık Personelimize, Öğretmen ve Öğrencilerimize ve siz değerli Katılımcılarımıza sonsuz minnet ve şükranlarımı sunar,
İnsanlığın hakim olacağı dünya düzenine Büyük Türk Milletinin önder ve lider olmasını dilerim.” dedi.
10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla hazırlanan program içeriği icra edildikten sonra, gün dolayısıyla düzenlenen şiir, kompozisyon, resim yarışmalarında dereceye girenlere ödülleri Balıkesir Valimiz Sayın Ersin YAZICI tarafından takdim edildi.